Yeni Malatyaspor - Galatasaray Deplasman Hikayesi

Sizlere hayatınızda bir kere de olsa yapmanız gereken bir şeyi anlatacağım.
DEPLASMAN OTOBÜSÜ.


 Kilometrelere aldırmayan insanların bulunduğu;dostluğun, kardeşliğin,
arkadaşlığın buram buram koktuğu yerdir deplasman otobüsü. Şakaların, espirilerin, bestelerin havada uçuştuğu ama karanlık çöktümü hüznün başladığı yerdir deplasman otobüsü.Kimisi ailesine, kimisi sevgilisine yalan söyleyip geldiği yerdir.Telefon çaldığında "Beyler sessizlik annem arıyor. Haberi yok burada olduğumdan." ses gelmez arabadan. Burada hangi dilden, ırktan, renkten olduğun önemli değildir. Çünkü eğer o otobüsteysen maç sırasında takımına bağıra çağıra destek vereceğin bilinir. Yemek yiyecek paran yoksa hemen kendi aralarında cebinde ne kadar parası varsa toplarlar ve sana verirler ki kardeşimiz aç kalmasın diye.Dünyanın en titiz insanı bile içtiği suyunu, içtiği sigarasını yanındakiyle paylaşır. Paylaşmak otobüsün birinci kuralıdır. Besteleri de öyle herkes başlatmaz. Arka dörtlüdeki otobüsün rütbelileri besteyi başlatır, sen devam ettirirsin. Ön koltuklarda oturup birde bestelere katılmıyorsan sosyete olursun.
O otobüsteysen cefa çekmeyi seviyorsun demektir.


  Galatasaray'ın Malatya deplasmanındaki maçı için hepimiz hazırdık. Sabah 07.30 ve 53 kişi otobüsü bekliyor. Aslında bakınca yaptığımız akıl işi değil. Hangi insan uykusundan feragat edip o kadar yolu sırf 90 dakika bağırmak için gider ki? Biz gideriz ve bundan hiç gocunmayız. Yine olsa yine yaparız. Otobüs geldi ve yola koyulmaya başladık.Hava soğuk,otobüs soğuk,saat 8 olmuş ve biz besteler söyleyerek içimizi ısıtıyoruz. 302 kilometrelik yolu bestelerle, şarkılarla, sohbetlerle, espirilerle bitiriyoruz.


Malatya'ya girdiğimizde daha bismillah demeden polis araması var. Uzun süre orada bekledik ama sevgilimize gidiyorduk hiç problem değildi yeter ki maça saatinde girelim. Stada geldiğimizde deplasman tarafına gidecek yerin taşlı ve küçük olduğunu gördük. Üstelik hem sağ hem sol taraflarına araba park edilmiş, koskoca otobüsün oradan geçmesi imkansız. Çözüm yolu arayan biz delilerin aklına hemen bir fikir geliyor. "Arabaları kaldıralım ve kenarlara kaydıralım". O an bu çözüm o kadar mantıklı geliyor ki 20 kişi otobüsten inip başlıyoruz kaldırıp kaydırmaya. Yolu açtık başardık o kadar özgüvenliyiz ki artık stadın yerini beğenmeyip biraz sola alsak mı diye birbirimize soruyoruz.

Stada girdikten sonra yapacağın tek şey hiç susmadan bağıra çağıra destek vermek. Susmak yok susarsan dayağı yersin. Maçın skoru bizim için kötü olsa da mutluyuz çünkü sevgilimizle 90 dakika baş başa kaldık ve bıkmadan destek verdik. Geri dönüş yolunda karanlığın da verdiği keder ile birlikte paketteki son sigaralarda yanmaya başlıyor.

Söylenen bestelerle eskiler yad ediliyor. Neşet Ertaş mı dersin,Müslüm Gürses mi dersin bütün büyük ustaların eserleri dinleniyor, kederimize keder katıyor
ve usulca yorgunluktan uyuyoruz.Evine döndüğünde cüzdanına şöyle bir bakıyorsun hiç paran kalmamış ama gram pişmanlığın yok çünkü en mutlu olduğun yerdeydin.

Sizlere sosyal medyada görmüş olduğum güzel bir sözle veda etmek istiyorum.


"Tribünde on binlere sevgini haykırsan da yeri gelir bir kişiye sesini duyuramazsın, işte o saatten sonra mutluluk hep DEPLASMANDADIR."


Yorumlar